İçeriğe geç

Kayyım ücretini kim öder ?

Kayyım Ücretini Kim Öder? Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Değerlendirme

Son zamanlarda sıkça karşılaştığımız bir soru var: “Kayyım ücretini kim öder?” Bu, sadece hukukla ya da siyasetle ilgili bir soru değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi çok daha derin meselelerle de ilişkili. Gözlemlediğim kadarıyla, İstanbul gibi kalabalık ve kozmopolit bir şehirde, bu sorunun cevabı toplumsal sınıflar, cinsiyetler ve ekonomik durumlar açısından oldukça farklı şekillerde karşımıza çıkıyor. Hadi gelin, bu önemli soruyu birlikte, farklı bakış açılarıyla inceleyelim.

Kayyım Ücretini Kim Öder? Tanım ve İlk Bakış

Öncelikle, kayyım kavramını kısaca açıklayalım. Kayyım, bir kişinin veya bir kuruluşun yönetimi altına alınması gereken durumlarda, bu yönetimi üstlenen kişi veya kurumdur. Kayyım, genellikle kamu kurumları, şirketler ya da dernekler için atandığında, bu atamanın ücretini de genellikle devlet veya ilgili kurumlar karşılar. Ancak bazı durumlarda, bu ücretlerin finansmanının kim tarafından sağlanacağı, toplumsal yapıyı etkileyen bir mesele haline gelebilir.

Şimdi, bu soruyu toplumsal cinsiyet ve sosyal adalet perspektifinden nasıl sorgulayabiliriz? Sosyal yapımızda, bazı gruplar bu tür kararların ve yükümlülüklerin daha fazla altına giriyor. Genellikle kadınlar, düşük gelirli gruplar ve azınlıklar, bu tür sistemlerin yükünü daha fazla hissediyor. Kayyım ücretinin kimin tarafından ödeneceği de, tam bu noktada bu grupların karşılaştığı eşitsizliği gözler önüne seriyor.

Kadınlar ve Kayyım Ücreti: Sosyal ve Ekonomik Yük

Kadınların, özellikle de çalışan kadınların, toplumsal cinsiyet normları nedeniyle karşılaştığı ekonomik zorluklar hepimizin malumu. Bir yandan ev işleri ve bakım yükü, diğer yandan düşük ücretli işlerde çalışan kadınlar, kayyım ücretinin de çoğu zaman kendilerine yansıyan kısmını ödeme zorunluluğuyla karşı karşıya kalıyorlar. İstanbul’da, günlük hayatımda sürekli gözlemlediğim sahnelerden biri, sabah saatlerinde kadının evdeki sorumluluklarını yerine getirip, işine gitmek üzere evden çıkarken yaşadığı zorluklar. Evet, kayyım ücreti belki bir şirketin finansal düzenlemeleriyle ilgili bir şey gibi gözüküyor ama, çalışan bir kadının en küçük bir ekonomik yükü bile büyük bir dert haline gelebiliyor.

Bir gün toplu taşıma aracında yanımda oturan bir kadının telefonda yaptığı konuşmaya kulak misafiri oldum. İşyerindeki mesai arkadaşları ile konuştuktan sonra, “Buna da mı ben bakmak zorundayım? Ama ücretim zaten düşük, kayyım ücretini kim ödesin, ben mi?” dedi. Bunu söylediğinde, sadece bir işyeri sorunundan bahsetmiyordu. Aynı zamanda o kadar çok sistemin kadını yükümlü kıldığını dile getiriyordu ki… Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, sadece evdeki bakım yüküyle değil, aynı zamanda işyerindeki finansal sorumluluklarla da kesişiyor. Kadınlar için bu tür kararlar, bazen yaşamlarının her anında karşılaştıkları “ekonomik yükler” haline dönüşebiliyor.

Düşük Gelirli Gruplar ve Kayyım Ücreti: Kim, Ne Kadar Öder?

Peki, düşük gelirli bireyler veya işsiz gruplar için durum nasıl? İstanbul’un sokaklarında yürürken, sıklıkla gördüğümüz bir başka manzara da, ekonomik zorluklar içerisinde boğuşan insan grupları. Kayyım ücretini kim öder sorusu, bu insanlar için daha derin bir anlam taşıyor. Çünkü, bu tür ücretler bir işyerine veya devlet kurumuna yansıdığı zaman, aslında doğrudan toplumun en alt sınıfını etkileyebilecek bir duruma dönüşüyor.

Bir gün, bir semt pazarında eski bir iş arkadaşımla karşılaştım. Bugün bir şirketin finansal sorumluluklarını üstlenen bir kayyım, başka birinin yerine kararlar alırken, onun işine yansıyan mali yükümlülükler aslında toplumun en düşük gelir grubundaki bireyleri daha da zor durumda bırakıyor. Bu da bir nevi “yoksulluk vergisi” gibi bir şey. Kayyım ücreti, aslında kim tarafından ödenirse ödensin, en fazla düşük gelirli bireyleri etkileyen bir sonuç doğuruyor. Zaten maddi olarak zor durumda olan bireyler, devletin ya da özel sektörün finansal yüklerini bir şekilde sırtlanıyorlar.

Kayyım Ücreti ve Sosyal Adalet: Adaletsiz Yükümlülükler

Kayyım ücretinin kimin ödeyeceği sorusu, aynı zamanda sosyal adaletin ne kadar ihlal edildiğiyle de doğrudan bir bağlantı taşıyor. Kayyım uygulaması, kimi zaman hak ihlallerini gizlemek, kimi zaman ise bir tür yerel yönetim değişikliği gibi bir araç olarak kullanılıyor. Bu tür uygulamalar, toplumun farklı kesimlerine nasıl yansıyor? Örneğin, kayyım atamalarıyla yönetilen bir belediyede yaşayan halk, bu yükümlülüğü nasıl hissediyor? Kayyım ücretini, halk mı ödeyecek? Belediye tarafından verilen hizmetlerin kalitesi, bu ücretlerin karşılanıp karşılanamayacağıyla nasıl bir ilişki kuruyor?

Bir gün, bir mahalle toplantısında bir kadın, kayyım atamaları sonrası mahallelerine yapılan hizmetlerin azaldığını ve kayyım ücreti gibi yönetim masraflarının halka yansıdığını anlatıyordu. “Neden hep biz ödüyoruz?” diyordu, gerçekten haklıydı. Bu yük, esasen toplumun en savunmasız ve en ekonomik açıdan dezavantajlı kesimlerine daha ağır şekilde biniyor. Kayyım ücretinin ödenmesi ve bunun yükünün kimin omuzlarına yıkılacağı, her anlamda toplumsal adaletin bir sınavıdır.

Sonuç: Kayyım Ücretini Kim Öder?

Sonuç olarak, “Kayyım ücretini kim öder?” sorusu, sadece bir ekonomik mesele değil; aynı zamanda toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adaletle doğrudan ilişkili bir sorudur. Kadınlar, düşük gelirli gruplar ve azınlıklar, bu yükü daha fazla hissediyor. Bu tür sistemler, bazen hiç fark etmeden toplumsal eşitsizlikleri derinleştiriyor. Dolayısıyla, bu soru, toplumsal yapıyı, ekonomik adaleti ve sosyal eşitsizliği irdelememizi gerektiren bir sorudur. Bu yükün kim tarafından taşınacağı, sadece bir finansal mesele olmanın ötesinde, toplumsal sorumluluğumuzla ilgilidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
tulipbet giriş