Hz. Ömer Kızını Diri Diri Gömdü mü? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü Üzerine Pedagojik Bir Bakış
Giriş: Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü
Bir eğitimci olarak her sabah sınıfa girdiğimde aynı duyguyla karşılaşıyorum: Öğrenme, insanı dönüştüren bir eylemdir. Sadece bilgi değil, bakış açısı da değişir; sadece akıl değil, kalp de gelişir. Öğrenme, geçmişin karanlık noktalarını anlamlandırma ve bugünün değerlerini yeniden inşa etme sürecidir. Bu bağlamda şu soruyu sormak kaçınılmaz hale gelir: Hz. Ömer kızını diri diri gömdü mü? Bu soru tarihsel bir merakın ötesinde, insanın öğrenme yolculuğu ve ahlaki dönüşümü üzerine derin bir pedagojik tartışmadır.
Tarihsel Arka Plan: Câhiliye ve Kız Çocuklarının Toplumsal Konumu
İslam öncesi Arap toplumunda kız çocuklarının değersiz görüldüğü, bazen ekonomik bazen toplumsal sebeplerle diri diri gömüldüğü tarihsel kaynaklarda yer alır. Bu eylem “ve’d” olarak bilinir. Ancak bu uygulama her Arap kabilesinde görülmemiştir; belli kabilelerde ve sınırlı ölçekte yaşanmıştır. Kur’an’da bu trajediye açık bir göndermeyle şöyle seslenilir: “Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi suçundan dolayı öldürüldüğü sorulduğunda…” (Tekvîr 8-9). Bu ayet, sadece bir olayı değil, toplumsal vicdanın uyanışını da temsil eder.
Hz. Ömer ve Câhiliye Dönemi Anlatıları
Hz. Ömer’in İslam öncesi hayatına dair bazı rivayetlerde onun da bir kız çocuğunu gömdüğü anlatılır. Ancak bu rivayetler zayıf hadis zincirlerine dayanır ve tarihçiler arasında ittifak yoktur. İbn Kesîr, İbn Hacer el-Askalânî ve diğer klasik tarihçiler bu konuda farklı değerlendirmelerde bulunmuştur. Birçok İslam âlimine göre, bu rivayet simgesel bir anlatım olabilir; Hz. Ömer’in İslam öncesi karanlık toplum düzenini temsil eden bir figür olarak gösterilmesi, onun dönüşümünün büyüklüğünü vurgulamak içindir.
Hz. Ömer’in karakterine bakıldığında; sert mizacına rağmen adalet, sorumluluk ve merhamet temelleri üzerine kurulu bir kişilik görürüz. Onun İslam’ı kabul ettikten sonra gösterdiği değişim, eğitimin ve öğrenmenin insanda nasıl bir ahlaki devrim yaratabileceğinin tarihsel örneğidir.
Pedagojik Bir Perspektif: Dönüşüm ve Öğrenme Kuramları
Bu noktada, dönüştürücü öğrenme kuramının (Jack Mezirow) temel ilkeleriyle Hz. Ömer’in hayatı arasında ilginç bir paralellik kurmak mümkündür. Mezirow’a göre, öğrenme sadece bilgi edinme değildir; bireyin anlam sistemlerinin yeniden yapılanmasıdır. Hz. Ömer’in yaşamında bu dönüşüm, inanç ve davranış düzeyinde gerçekleşmiştir. Önyargıdan farkındalığa, karanlıktan bilince geçiş tam anlamıyla pedagojik bir örnektir.
Bir eğitim ortamında bu örnek, öğrencilerin şu soruları düşünmesini sağlar:
“Benim kendi hayatımda fark etmeden sürdüğüm hangi davranışlar, aslında öğrenme eksikliğinden kaynaklanıyor?”
“Bir bilgiyle tanışmak, karakterimi nasıl dönüştürebilir?”
Toplumsal Öğrenme: Değerlerin Yeniden İnşası
Albert Bandura’nın sosyal öğrenme kuramı da bu konuyu anlamamıza yardımcı olur. İnsanlar, davranışlarını gözlem, model alma ve sosyal pekiştirme yoluyla öğrenir. Hz. Ömer’in örneği, bireysel öğrenmenin toplumsal dönüşüme nasıl öncülük ettiğini gösterir. O, sadece kendi hayatını değil; adalet, yönetişim ve insan hakları anlayışını da dönüştürmüştür. Bugün bir eğitimci, öğrencilere bu dönüşümü anlattığında aslında ahlaki öğrenmenin en güçlü örneklerinden birini sunar.
Mit mi, Gerçek mi? Tarih ve Eleştirel Düşünme
“Hz. Ömer kızını diri diri gömdü mü?” sorusunun yanıtı muhtemelen hayır. Ancak bu soru bizi tarihin literal doğruluğundan çok, insanın öğrenme potansiyeline yönlendirir. Eğer bu anlatı bir mitolojik temsil ise bile, işlevi pedagojiktir: İnsanın değişebileceğini göstermek.
Tarihsel bilgi, pedagojik bir araç haline geldiğinde öğrenciler sadece geçmişi değil, kendi benliklerini de anlamaya başlarlar.
Öğrenmenin Ahlaki Boyutu
Hz. Ömer’in hikâyesi, öğrenmenin sadece bilişsel değil, duygusal ve ahlaki bir süreç olduğunu hatırlatır. Gerçek öğrenme, insanın iç dünyasında yankı uyandırdığında kalıcı olur. Eğitimciler olarak bizler, öğrencilere bilgi aktarmaktan ziyade düşünme cesareti kazandırmalıyız. Hz. Ömer’in hayatı bu cesaretin tarihsel bir yansımasıdır.
Sonuç: Öğrenme Bir İnsanlık Serüvenidir
Hz. Ömer’in dönüşümü, eğitimin özünü anlamak için güçlü bir metafordur: İnsan öğrenerek yeniden doğar. Belki de en doğru soru şudur:
“Ben bugün hangi önyargımı gömüyor, hangi değerimi yeniden doğuruyorum?”
Öğrenme, tıpkı Hz. Ömer’in yolculuğunda olduğu gibi, karanlıktan aydınlığa giden bir içsel devrimdir. Her bilgi, her farkındalık, her soru insanı yeniden şekillendirir. Çünkü öğrenmek, insana ikinci bir hayat kazandırır.