Aslan Neden Ormanın Kralı?
Bazen sabahları, evden çıkarken, Kayseri’nin o soğuk havası beni biraz içine çeker. Yavaş yavaş adımlarımı atarken, düşüncelerim de adımlarım gibi ağırlaşır. Dün geceki hayal kırıklıklarını ve belirsizlikleri düşünürken, kafamda bir soru dönmeye başlar: Aslan neden ormanın kralı? Bu soru, bir anlamda, tam da içimde yaşadığım karmaşanın bir yansıması gibi. Bir sabah, derin bir nefes alıp yürümeye devam ederken, aslında bu sorunun cevabını bulmamın o kadar da zor olmadığını fark ettim.
Yavaşça İlerleyen Bir Hikaye
Düşüncelerimi toparlamak için kafamda sahneler geçiyor. Bu sabah, başka bir gün gibi, dışarıda hiçbir şey beklediğimin aksine olmuyor. Havanın soğuk, her şeyin gri olduğu o anlarda, kendimi bir hayvan gibi hissediyorum. Hani ormanda, güçlü olmak zorundasın, ama bazen düşüncelerine, duygularına yenik düşmekten de kurtulamazsın. İşte ben de o an, bir aslan gibi güçlü olmaya çalışırken, içimdeki başka bir şeyin, daha derin bir duygunun, beni daha çok etkilediğini fark ediyorum.
Yılın o zamanlarında, Kayseri’de sokaklar bile daha sessiz olur. Kendimi ormanın derinliklerinde kaybolmuş bir aslan gibi hissediyorum. Bazen, etrafımda hiç kimse yokmuş gibi geliyor. Sadece ben ve dünyam, kocaman bir boşlukta varlığını sürdürüyor gibi. İşte o an aklıma takılıyor: Aslan neden ormanın kralı?
O zaman, biraz eski bir hikâye aklıma geliyor:
Aslanın Krallığına Yolculuk
Bazen her şey karışır, ve aslan bile kendi gücünü sorgulamaya başlar. Küçük bir çocukken, annemin bana anlattığı bir hikâye vardı. Bir zamanlar, ormanın kralı olmayı çok isteyen bir aslan varmış. Gözleri parlak, yelesi her zaman rüzgârda savrulurdu. Herkes, ormanın diğer hayvanları ondan korkar, ona saygı gösterirdi. Ama bir gün, ormanın en küçük hayvanı, bir tavşan ona yaklaşmış ve demiş ki:
“Sen güçlü olabilirsin, ama bazen gücün sana bir yük olur, değil mi?”
O küçük tavşan, aslanın gözlerinde bir eksiklik görmüştü. Aslan, bir an duraksamış, ama sonra tavşana sormuş:
“Gücüm, bana neden yük olsun ki?”
Ve tavşan, biraz gülerek şöyle demiş:
“Güç sadece başkalarına hükmetmek için değil, bazen kendini kabul etmek için de kullanılır. Ormanın kralı olmak, sadece korku uyandırmak değildir, kalpleri kazanmak da gerektirir.”
Aslan, bu sözleri o kadar derinden duymuş ki, içindeki yalnızlığı ilk kez fark etmiş. Güçlüydü ama bir eksikliği vardı: Bağlantı. Diğer hayvanlarla, ormanın kalbinin sesini duymakla ilgili bir eksikliği vardı. O günden sonra, ormanın kralı olmanın başka bir anlamı olduğunu fark etti.
Güç ve Zayıflık Arasında
O sabah Kayseri’nin o soğuk havasında yürürken, birden içimdeki o kırılgan, kırık ve yorulmuş hisleri fark ettim. İşte bu yüzden, aslanın krallığı hakkında düşündüm: Güçlü olmak her zaman ne kadar kolaydı? Her şeyin kontrolünü elinde tutmak… Ama bir yandan da, o kontrolü elinde tutmanın, insanı ne kadar yalnızlaştırdığı ve güçle birlikte gelen sorumluluğun nasıl bir yük haline geldiğini düşündüm.
Aslan neden ormanın kralı sorusunu sormamın sebebi buydu: İçimdeki o yıkık duyguları nasıl kabul etmeliyim? Yalnızca güçlü olmak yeterli mi? Kimi zaman zayıf hissetmek de aslında en güçlü halim değil mi?
Bazen, içimdeki karanlıkla yüzleşmek zor. İşte tam da o an, Kayseri’nin sokaklarında yürürken, kendimi bir aslan gibi hissettim. Kral olmak için güçlü olmak yeterli değil, bazen kalpleri kazanmak gerekiyor. Belki de aslan, ormanın kralı olmasının sadece gücüne bağlı olmadığını zamanla öğrendi. Belki de gerçek güç, zayıf yönlerini kabul edebilmekte ve onları kucaklayabilmekte gizlidir.
Sonunda Ne Oldu?
Bir süre daha yürüdüm, soğuk rüzgarın yüzümü okşamasıyla içimdeki karmaşa azalmaya başladı. O sabah, Kayseri’nin sokaklarında, bir aslanın krallığına dair düşündüklerimle yoluma devam ettim. Zayıf olmak, güçlü olmanın bir parçasıydı. Bir aslan, ormanın kralı olabilirdi, ama asıl güç, kral olmak değil, o krallığı nasıl yönetebildiğinde saklıydı. Gerçek güç, başkalarına hükmetmekte değil, onlarla yan yana olabilmekteydi.
Aslanın krallığı bir yeldir. Kendisini tanıyabilenlerin sahip olduğu bir yelken… O yelkeni doğru kullanmak, kalpleri kazandığında gerçek güce ulaşmak. İşte bu yüzden aslan, ormanın kralıdır. Ama yalnızca güçle değil, bazen de kırılganlıkla.